10000….

Mutluluk nedir?” diye soruluyor bir Cem Yılmaz parodisinde, Hindistan’dan gelen ve kişi başı 400 Euro alan guru cevap veriyor
-Mutluluk içimizde

Mutluluk sözlük anlamı olarak; bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumu, bir istek ya da özlem, yerine geldiğinde duyumsanan sevinç olarak tanımlanır

Felsefik açıdan Aristoteles’e göre ise mutluluk ile erdem aynı anlama gelen iki kavramdır. Mutluluğu ”iyi yaşamak” ilkesi üzerinden tanımlayan Aristoteles’e göre, kişi ancak erdemli bir yaşam sürerse tam anlamıyla mutlu olabilir. Nihilist filozoflar ise mutluluğu uyku hali olarak tanımlanmıştır.

Bu kadar büyük laflardan sonra “mutluluk yürüyebilmektir, mutluluk sol ayak baş parmağını oynatabilmektir, mutluluk işaret parmağını kaldırabilmektir” desem mutlaka bana gülerdiniz.

Dünya Sağlık Gününde, 7 Nisan, Ankara International Gökkuşağı Kolejinde yapılan bir etkinlikte Aysel Öğretmen tarafından gösterilen 2 Ekim 2016’da Zonguldak-İstanbul Karayolu’nun Ereğli kesiminde çukura giren motosikletinin devrilmesi sonucu ağır yaralanan Emrah Başoğlu’nun- koşucu, motorcu [1] – olaya ve bu olay üzerine yaşadıkları, duyguları ve sağlığın önemini vurgulayan videosundaki[2] olgular çok etkileyici idi. Ancak bu olayın sunulduğu ve yararlanmaları istenen lise ve ortaokul öğrenciler, doğal olarak, işi gırgıra aldı, belki de dinlemediler bile. Ne de olsa “El elin eşeğini türkü söyleyerek ararmış.” Gerçi yetişkinler bile sadece ekranda gösterilen bu tip olaylardan çok az çıkarım yapabilmekteler. “Bir musibet bin nasihatten evladır” sözü çok gerçekçi ve ironik, çünkü kötü bir duruma maruz kalmamak için ille de başa bir bela gelmesinin beklenmesi “homo sapien sapiense” mahsus olsa gerek.

Bu arada haberde adı geçen ve omurilik felçlilerin yararına her yıl yapılan “Wings for Life World Run” koşusuna katılmak için sitesine girdiğimde maalesef “Yerel Makamların” izin vermemesi üzerine bu koşunun Türkiye ayağının bu yıl gerçekleşmeyeceğini üzülerek öğrendim. Umarım 2023’e mahsus olur sadece.

Konumuza dönersek, Emrah’ın sunumundan bazı alıntılar:”Ne olur Allah’ım, artık bir daha hiçbir şey hakkında şikayet etmeyeceğim. Hayatımın her anın değerini bileceğim, ama yeter ki bana bacaklarımı geri ver. Kendime geldiğim zaman ilk yaptığım şey, bacaklarımı hareket ettirmeye çalışmak oldu. Yapamadım. Daha sonradan öğrendim, kaza sırasında omurgam T5 bölgesinden kötü şekilde kırılmıştı ve omuriliğim zedelenmişti. Bu yüzden felç kalmıştım. Bu arada yoğun bakımda yatan başka bir omurilik felç hastası ile tanışırlar. Sadece boşluğa doğru anlamsız şekilde ve somurtarak bakıyordu Volkan abi. Peki neden benim için bu kadar önemliydi onunla tanışmak? Lütfen herkes işaret parmağını hareket ettirebilir mi? Belki de hayatımız boyunca milyonlarca kez bu hareketi yapıyoruz. Bizim için ne kadar sıradan, ne kadar önemsiz bir hareket değil mi? İşte bizim için bu kadar sıradan ve önemsiz olan hareket, Volkan ağbi ve Nuran abla (Volkan eşi) için tek bir şey ifade ediyordu: Umut.”

Devam ediyor Emrah: “Bir gün fizyoterapistimle yine seansım sırasında çalışırken birden yan odada haykırma, bağırış sesleri duyduk. Dehşete düştük, ne olduğunu anlamadık. Fizyoterapistim koşarak oraya gitti, ben de tekerlekli sandalyeme transfer ettim kendimi ve peşinden gittim. O anda yan odada gördüğüm manzarayı hayatım boyunca unutmayacağım. Nuran abla Volkan abiye sarılmıştı ve ağlıyorlardı, ama mutluluktan ağlıyorlardı; çünkü Volkan abinin çalışması sırasında tek parmağı hareket etmeye başlamıştı.

O an bir şey fark ettim. Hayatımız boyunca dayanılmaz acılar, kötü tecrübeler yaşıyoruz; ama önemli olan şey başımıza neyin geldiği değil, önemli olan şey bizim başımıza gelen şeye nasıl tepki verdiğimiz, iyi ya da kötü, ne yaşarsak yaşayalım olaylara karşı verdiğimiz tepkiler.”

Benzeri, fakat çok daha hafifi, başımdan geçtiği için Emrah anlatırken çok daha dikkatle ve hislenerek izledim. Tam olarak nedeninin bilmediğim bir olay sonucu bir anda sol bacağımı hareket ettiremedim acı ile birlikte. Üç ay yatmak durumunda kaldım. Maratonlar, ultralar koşarken bir anda duvara toslamak çok da iyi bir yaşam deneyimi olmasa gerek. Bu istirahat sırasında birden sol baş parmağa kumanda edemediğimi fark ettim. İstediğim kadar beyin gücü kullanayım, yok başparmak bana mısın demiyor ve yine sol ayak topuk üzerine basılı kalamıyorum. Doktora gitmedim, kesin bel fıtık ameliyat diyecekler diye. Çünkü etrafımda çok fazla bel fıtığı ameliyatı geçiren ve ameliyattan sonra bir türlü belini doğrultamayan bir çok tip görüyorum.

Ne yaptım: İnternet. O zamanlar daha ChatGPT filan yok. Ancak sağ olsun Google: “L5 radiculopathy specifically is a common cause of foot drop and numbness on toes”. Yani diyor ki L5 omurunda sinire baskı topuk düşmesi ve başparmak kontrolsüzlüğü nedeni. Yine internetten patlak L5 diskin vücut tarafından düzeltme olasılığı fazla, fakat aylar ve birkaç yıl gerekiyor eski duruma dönebilmesi için, tabi kişisine bağlı. Neyse 3-4 ay ara verdikten sonra tekrar ilk koşuma, fakat ağırdan, başlayabildim. Tam sekiz ay sonra da limitsiz koşabilme seviyesine ulaştım.

Şimdilerde her uzanıp oturduğumda sol başparmağımı oynatmak adetim oluştu. Emrah’ın işaret ettiği gibi “ayak başparmağını oynatabilmenin” bile ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlamış oldum, bir de topuk üzerinde yürüyebilmenin, “drop foot” olmamanın.

Siz de deneyip bir bakın bakalım sağ-sol fark etmez ayak başparmağınızı oynatabiliyor musunuz, bir de topuklarınız üzerinde ne kadar yürüyebiliyorsunuz.

Bu arada yazının başlığını merak edenler için, 10000… sıfırlar işimiz, varlıklar, güç, şöhret, gençlik-güzellik vb…. baştaki “1” ise sağlığımızı ifade eden çok klasik ama gerçek bir alıntı.


[1] 2 Ekim 2016’da Zonguldak-İstanbul Karayolu’nun Ereğli kesiminde çukura giren motosikletinin devrilmesi sonucu ağır yaralanan Başoğlu’nun omuriliğinde 2 kırık saptandı. Ameliyattan sonra doktorların tekrar yürüyebilmesi için yalnızca yüzde 5 ihtimal verdiği Başoğlu 3.5 aylık fizik tedavinin ardından yürümeye başladı ve geçtiğimiz yıl İzmir’de gerçekleştirilen Wings for Life World Run’da koştu.

[2]https://www.ted.com/talks/emrah_baki_basoglu_omurilik_felcinin_bana_ogrettikleri

“10000….” için bir yorum

  1. Yine güzel bir konu kutluyorum.
    Benden de bir katkı: 1983 yılında geçirdiğim beyin ameliyatı sonrasında narkoz ye uzun süre yatmaktan yaklaşık 2 hafta bağırsaklarım çalışmamıştı. Bu ızdırabın tarifi mümkün değildir. Hatta en büyük beddua olarak “inşallah bir daha s……..n (özür) ” denilebilir.
    Sağlığın kıymetini kaybetmeden bilmek ve 400€ bayılmadan MUTLULUĞU İÇİMİZDE bulmakta en güzeli…
    Sağlıkla kalın sevgiler
    Gündüz Ateş

Bir yanıt yazın