Ankara beş milyon nüfusu ile Türkiye’nin ikinci kalabalık şehri; Başkentimiz. 2016 Yılı itibarı ile 21 üniversite (12 özel, 9 devlet) , yüzlerce, ilk-orta-lise; ancak spor sahası açısından zayıf; tüm ülke genelinde olduğu gibi. Belediyeler tarafından göstermelik olarak “……. Parkı” diye şaşalı isimler verilen alanların etrafında yine göstermelik koşu parkurları düzenleniyor. Golf sahaları çok büyük, bakımlı alanlar gerektirdiğinden bir zamanlar mini-golf sahaları vardı. Bu alanlara da park demek yanlıştır; mini-park yerine. Bunlar bazen o kadar komik ki; 300 metre, onlarca insan genelde yan yana yürümeye çalışıyor, mini-parkların pistçiklerinde başıboş köpekler güneşleniyor.
Koşmak, spor yapmak için “yerim dar” demek belki bahanelerden sadece biri olabilir; diğerleri okullarda sporun “S” harfinin olmaması, okul haricinde ana-babaların çocukları mümkün olduğunca bu zararlı( 😆 ) olaydan korumaya çalışmaları; orta-lise-üniversite giriş sınavlarına yoğunlaşmalarını istemeleri. Zaten anne-babaların da bu kategoride karneleri “pek zayıf”. Örneğin koskoca (:lol:) İstanbul Kıtalararası maratonuna katılan ülkem insanı sayısı 1.200 iken burada koşan yabancı sayısı 1.600; seyirci sayısı ülkem insanı bin civarında, İstanbul’a gezmeye gelen ve burada görev yaparken olayı izlemeye gelen yabancı sayısı 3.500-5.000, tüm yol boyunca ve özellikle bitiş hattında.
Buna rağmen bazı güzel fakat nadir örnekler de yok değil; Anıttepe Koşu Pisti gibi. Bu 8 kulvarlı koşu yolu, tartan pisti, basketbol sahası, kulvarın etrafında spor aletleri, çeşmeler ve yeni yapılan kapalı bir “gym” de bulunuyor. Pistin kenarında Anıtkabir manzaralı oturma yerleri var. Bir de soyunma odaları var, tuvalet de buraların içinde; her yerde olduğu gibi bakımsız ve klasik amonyak kokulu, duş alabileceğiniz yerler yok. Arabalar için tesisin tam dibinde park yeri olması alışılmadık bir kolaylık. Fakat koşanlardan ziyade yürüyüşe gelenlerin, telefon görüşmeleri için en uygun ve sesiz yer arayanların ağırlıkta olduğu bir ortam. Koşmayanlar koşanlara engel oluşturmasın diye “ilk 3 parkur koşu parkurudur” yazılmış; buna rağmen ilk kulvarda yürüyen, yanından geçerken baksan bile anlamayan ya da kasten burada gezmeye devam eden kişi ve gruplar sıkça rastlanabilen bir durum (Bakınız sayfa başındaki foto). Bir şey söylemeye cesaretin olsa bile alacağın cevap, Ankara’nın bu en mutena bölgesinde bile belli. Geçen hafta Reading Lisesi parkurunda tek başıma koşarken, 50-60 adet ilkokul öğrencisi geldi; onlar da bir mil koşacaklarmış;öğretmenleri başında. Çatışma rotasına gireceğimi düşünürken öğretmenler çocuklara bir numaralı parkurda koşmayın diye ikaz ettiler ve bir kişi bile bu parkura girmedi. Bugün, 11 Mayıs, yine tek başıma koşarken aynı yerde bu kez “mental disorder ve down sendromlu” sınıf getirdiler, spor saati imiş; inanılır gibi değil bu çocuklar da ben gelirken ilk parkuru boşaltıyorlardı. Bu sadece bir gözlem, karşılaştırma maksatlı değil.
Başka bir komik olay da matematik sorunu. Sporla matematik ne alaka? Pist ile ilgili asılan tabelada ilk kulvarın 400 son kulvarın 480 metre olduğu yazılı. Belki de ilk kulvarda yürüyen yurdum insanı doğuştan gelen pratik zekâsı ile burada atacağı 5-10 turun 480 metre yerine 400 metre olmasını hesaplıyor olabilir; böylece hem etrafa anlatırken “Anıttepe’de 10 tur attım” diyebilir hem de 800 metre kâr edebilir. Halbuki basit bir hesap ile: IAAF standartlarına göre yapıldı ise 1.22 metre genişliği olması gereken pistlerin ki; normalde 1 metre görünüyor, Ankara dönüşünde ölçeceğim, son ve sekizinci hattının uzunluğunun=400+2π(r2-r1) olması gerekir. Sekizinci hattın yarıçapı(r), birinci ve 400 metre uzunluğunda olması gereken hattan 7×1,22=8.54 metre fazla olacağından: 2πr=2πx8,54=453.66 (ya da 1 metre ise 444) metre olması gerekir. Yani yaklaşık 30-40 metre, yüzde 7-8 fark var gibi. Tabi burada salınanlar, telefonda olanlar ya da kardiyo yapanlar için bir önemi yok, hatta en iyi koşucular bile sekizinci hatta koşmayacağına göre ne önemi var? Sadece matematik 😀 …Reading MA, 29 nisan 2016