“Türkiye Uçak Gemisi – 2021 de sulara iniyor”
“Türkiye THY Yerli yolcu uçağı yapacak”
“Yerli uçak fabrikasının nereye kurulacağı açıklandı”
“Yerli otomobil 20 liralık yakıtla bin kilometre yol alacak”
“Dev firma, Türkiye’de ilaç üretimi yapacak”
“Karabük’te bir çiftçi 10 yılda 8 yerli araç yaptı”
Ayakkabı insanlığın ilk icatlarından olsa gerek; tekerlekten önce. Ancak en gerekli ve en uzun kullanım süresi olan bir eşya. İlk ayakkabının 40.000 yıl önce giyildiğini rapor eden araştırmalar okudum. Yatarken bile çıkarmıyordu sanırım ilk insanlar; bugün ki gelişmiş ülkelerde olduğu gibi 😆
Koşucu olunca, Azerice kaçışçı, haberdar olduğum bir konu da ayakkabı oldu. Ayakkabı diye geçmemek gerekir; o kadar büyük bir alan ki. Hatta ayakkabının spor ayakkabısı alt grubunun koşucu alt grubu bile o kadar özel ki. Koşucu ayakkabısının egzersiz için olanı, koşu için olanı, koşunun cinsine göre uzun mesafe için ayrı, orta ve kısa mesafe için ayrı, arazide koşan için ayrı tipleri var. Geçen gün Reading’de koşarken bir tane de Çin’li egzersiz yapıyordu; torbasında 4 farklı çift ayakkabısı ile. Sordum. “Bir tanesi engelde koşmaya, biri düz koşarken, biri zıplarken biri de gidip gelirken giymek için” diye yanıt verdi.
Gerçekten de işin içine girince konu derinleşiyor. Fazla kilolar için daha destekli ayakkabı gerekiyor, dizlere fazla yansımasın diye. Ayakkabının burun tarafı ile taban yükseklik farkı, ağırlığının 12 onz ya da 6 onz olması…derinleştikçe derinleşiyor.
Bu alanda da Japon ve Amerikan markaları en bilineni ve teknik olarak en gelişmişleri. Daha önceki ziyaretim sırasında, koşucu değilken yanlışlıkla aldığım “Asics” markası Japonların çok meşhur burada. Ardından Mizuno, Pearl İzumi; Amerikalıların Nike, Adidas, Brooks, Saucony, Sketcher daha da özel olarak üretilen Altra, Salomon, Newton; liste uzayıp gidiyor. Bir de bu markaların yüzlerce farklı modelleri olduğunu düşünün.
Türkiye’de 70’li yıllarda “Esem Spor” markası ile bunların atası ayakkabılar üretiliyordu; bizler de giymiştik zamanında. Sonradan gelişmek yerine ortadan kayboldu; işletme açısından kurumsallıktan uzak olmaları mı, araştırma-geliştirme olmaması mı, rekabet mi sebep oldu batmalarına bilemiyorum.
Türkiye’de de koşucuların ayaklarında bu markalar görünür hep. İki yıllık koşucu geçmişi olan bende bile 5 çift koşu ayakkabısı olduğunu düşününce, eskittiklerim hariç, çünkü bu ayakkabıların prospektüsünde 900-1000 km. koştuktan ya da 6 ay sonra ayakkabıyı değiştirin yazar. olayın ekonomik büyüklüğü ortaya çıkıyor. Ayrıca teknolojik olarak da sürekli araştırma geliştirme gereken, en ufak yeniliği atlayanın kaybolmaya mahkum olduğu bir iş ortamı. Bunun pazarlama, marka oluşturma, üretim işletmesi ve diğer organizasyon kapsamları da var.
Bence eğer uluslararası değeri olacak sadece bir koşu ayakkabısı markası oluşturabilsek ve devam ettirip, az önce bahsedilen markalarla rekabet edebilecek hale getirebilsek, arkası gelecek; belki 40.000 yıl beklemeye gerek kalmadan, arabada yaparız, uçak da. Ancak kanımca ayakkabı yapamadan uçak, hatta uçak gemisi biraz hayal gibi!…Reading 12 Maysı 2016