Dün buranın başkanı olan Trump göçmenlik kısıtlaması ile ilgili Beyaz Saray’da yaptıkları bir toplantıda: “Why are we having all these people from shithole countries come here?” demiş; yani diyor ki bu pislik ülkelerden gelen bütün bu insanları neden kabul ediyoruz, en kibarı ile. Burada kastettiği ülkeler Allah’tan sadece Afrika ve Haiti ile sınırlı gibi. Ancak daha önceki açıklamalardan biliyoruz ki: Meksikalılar haydut, tecavüzcü, Pakistanlılar başka, müslümanlar bir başka ve daha bir sürü ayırımcı sıfatlara tabi tutulmuş aynı kişi tarafından. Zaten Kuzey Kore ile papaz, Çinlileri sevmez, Ruslar ise ezeli düşman.
Önceki gün burada bulunduğumuz “condo” daki bir İtalyan komşuyu ziyarete gitmiştik, karı-koca kırk yıl önce gelmişler bölgeye ve burada çalışıp emekli olmuş, iki çocuk beş torun. Bizden biraz daha fazla yaşamış (yaşlı), Reggio Calabria adlı İtalyanın güneyinde bir bölgeden göçmüşler zamanında. Reggio Calabria bizim Antalya’dan sıcak; burası, Boston ise kutup soğukları, tayfunlar… O bölgeye yakın üç yıl yaşadığımızdan örf, adet, dil ve mevcut durumu az çok biliyor anlıyoruz. Ancak İtalya dünya sıralamasında ekonomi, gelişmişlik ve teknoloji alanında ilk onda bir Avrupa Birliği üyesi ülke.
Laf döndü dolaştı, klasik soruya geldi: Neden kendi ülkenizde yaşamayıp buralara sürüklendiniz? Biz dedik ki: Çocuklara Türkiye’ye döner misiniz diye yokluyoruz, buralarda çocuk yetiştirmek, yalnızlık ve diğer gurbet dezavantajlarından dem vurarak. İkisi birden heyecanla konuşmaya başladı, klasik İtalyan modunda: İtalya’da torpilin yoksa iş bulamazsın, yaşadığımız şehirlerde kimse kalmadı, gençler hep tüyüyor, mevcut toprakları işleyecek adam yok, politikacılar hep kendilerine çalışıyor… Buralarda ise biraz niteliğin varsa sadece işe başvuruyorsun, hoop… çalışmaya başlamışsın; bir dükkan açsan anında Ndrangetha (Oraların mafiası) tepende. Özellikle bu bebelerin (torunlarını kastediyor) geleceği için burada bulunmak çok önemli diyorlar. Daha önce anne-babaları göç etmiş ve onları da aldırmış. İtalyanlar susmuyor: Bir kızkardeşlerinin kızı buradan Gasparia’ya (kendi köyleri) ziyarete gitmiş. Annesine burada kalacağım deyince kadın “deli misin, burada üç gün sonra sıkılırsın, iş yok güç yok” diye zorla buraya postalamışlar. Saverio (amca): “Enayi gibi dönerim diye üç katlı ev yaptırdım memlekette , buradan ev almadım, emekli olunca burada kirada oturmak zorunda kaldım, İtalya’daki ev boşa eskiyor”… Sanki bu sözler bana bir yerleri anımsatıyor gibi.
Sonra bize döndüler ve kesinlikle çocuklara etki etmememizi, onların geleceği ve düzgün bir yaşam için elde ettikleri pozisyonu korumalarının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştılar. Özellikle Signora Angelica eşimin bu konuda duygusal olarak daha baskıcı olacağını düşündüğünden, kesinlikle dönmeleri konusunda etki etmemesini aksi taktirde büyük hata yapabileceğini anlatmaya çalıştı.
Daha ilk tanışma toplantısında bu şekilde geçen misafirlikte İtalyan “espresso cafe” ve ev yapımı tatlı sundu, signorina Angelica. Giderken de “Panettone” denen bir tür İtalyan pastayı (İtalya’dan getirtmişler) koltuğumuzun altına sıkıştırdılar ve gelecek sefer bizi “Pasta (makarna)” yemeye davet edeceklerini de eklediler.
“Dönmek ya da dönmemek, işte bütün mesele bu, dışarıdan gelenler için!” Buradakilerin çoğu ya kendisi de dışlanmış-dışlanacak ( 20-30 sonra Hispanik ve Zenciler nüfus açısından beyazları sollayacaklar) statüde, ya da Trump destekçisi olanların çoğu için ise kendi aleminde olduklarından konu fazla önemli ve dikkate değer değil, bu kadar bolluk ve düzen içinde. Trump en son lafında bu “shithole” ülke insanları yerine Norveçlileri almalıyız gibi bir şeyler de yuvarlamış, ancak Norveçliler ise bizi neden rahatsız ediyorsun, Norveç’de sağlık, eğitim bedava, en uzun yaşam süresi ve milli gelire sahibiz, buralardan kendi vatanımızdan kalkıp senin memleketinde ne işimiz var; zaten topu topu kaç kişiyiz burada diye dalga geçmişler.
Ancak, Avrupalısı dahil tüm dünyadan buraya göçme, vatandaşlık alma eğilimi yüksek; beyin göçü kapsamında olsun, para gücü ile, belki kaldırılacak ama piyango ile, kaçak olarak, bir şekilde insanlar burada yaşamak istiyor. Buraya yerleşen de özlemle geri sayıma başlıyor şu gün dönerim diye, uzaktan güneş vurmuş evinin altın pencereli olarak görüntüsüne kanan çocuk misali…
Hayat zor, hele memleketinden uzak yaşamak durumunda kalanlar için…Reading, January 12, 2018