60 Yılda Nesillerin Değişimi

Filozof Ahmet İnam Hocanın Babası ile ilgili yazısı: Güzel Acı Çekerdi Babam  
Kardeşimin babamız ile ilgili yazısı: Babamız;60 Yaşında Aklımızda Kalanlar
Bizim babamızHayatını bize adamış, bizim mutluluğumuzu kendisininkinden daha üstün sayarak aslında kendinde bizi yaşamış. Anlattığı hikayeleri ondan daha iyi anlatacak bir edebiyatçı tanımadık.  Çalışmayı çok sever, devlet işinin laubalilik kaldırmayacağını inanır. Anne ve baba sevgisi ile kardeş, diğer akrabalara ,sılaya olan sevgi ve değeri biz onda öğrendik. Kabrinin kendi köyünde olmasını istemesi de akrabalarını, köyünü, anne ve babasını nasıl sevdiğinin bir göstergesiydi. Saygılıydı; babamı anne ve babasının yanında onlar otur demeden oturduğunu hiç görmedik.  Bulabildiği tüm gazete parçalarını okur, bulmacalarını çözerdi. Çok  acı çekmişti ömrü boyunca, kimselere belli etmeden. Ondan dolayı bizim okumamızı istiyor, onun çektiklerini çekmemizi istemiyordu. Ömrü boyunca babası dahil kimseden destek görmemiş, her şeyi tırnaklarıyla kazıya kazıya kazanmıştı. 
Onunki: İnsanları ürkütmemeye çalışan, kendi halinde, iç dünyasının derinliklerinde hâlâ yıkılmamış düşleriyle gizli, gizi olan bir insandı. Y
alnızdı. Altın renginde, çok sevdiği, “Parker” marka, değerli bir dolma kalemi vardı. Önünde hep kâğıtlar olurdu, resimler yapardı, şiirler yazardı. Sürekli bulmacalar çözerdi. Ağlar mıydı? Anımsamıyorum. 

Acı çekmeyi, acıları karşılamayı bilmek elbette bir yaşama ustalığı ister.  Acılarını karşılayabildi. Acılarıyla karşılaşabildi. Onları yaşamaktan kaçmadı. Sonuna kadar yaşadı acılarını ve onları zaman içinde tüketti.Bence yiğitçe bir tavırdı bu. Acılarla karşılaşabilmek cesareti, bize kendimizle karşılaşabilme cesareti sağlayabilir. Acılar babamı güzelleştirdi.  Acı çekmek de sanattır. İnsan olma sanatının yollarından biridir. Babam ki, ustaydı bu sanatta.
Bizim babamız tevellüt 1340, 

Onunki de yaklaşık aynı,

Bizim babamız
işçi, 

Onunki öğretmen subay,

Bizimki Karabük’ten, 

Onunki Sandıklı’dan çıkmış yola,

Bizimki
Karabük’te devam etmiş, İstanbul’da bitirmiş

Onunki İstanbul’da.

Dönem aşağı yukarı aynı; 
Ancak tasvirler yakın,

Nesiller…Farklılıklar

Onlardan öncekilerin ayağında pabucu yok, erkekler savaşlarda, çocuklar öksüz

Duygusal konular söz konusu değil, hayatta kalabilme tek amaç,

Onların ki daha çok yoksunluk, daha çok acı,  

Bizim ki orta karar, sonradan olma,

Çocuklara, her şeyi sağlanmış; ancak duygular değişik,

Torunlara her şeyden fazlası sunuluyor; ancak ne olacağı meçhul,
Daha ötesini tasvire gerek var mı bilemem

5_gen2
dede (1890) -baba (1924)-me (1956)-oğul (1984)-torun (2012)

Not: XYZ ve benzeri kodlamalarla doğum dönemlerine göre ayırımlar ve bu kuşaklara ilişkin pek çok araştırmalar mevcut literatürde.Reading, MA 25 Nisan 2016

Bir yanıt yazın