Hedef Ötesi…

iznik
İznik, Ayasofya Cami önü, Narlıca hareketten hemen önce…

22 Nisan 2017 günü güneşli bir havada başlanan fakat daha sonra sağanak yağış ikazı aldığımız bir ortamda İznik’ten Narlıca’ya minibüslerle hareket ettik. Narlıca’da son hazırlıkları tamamlayıp biraz ısındıktan sonra 50 Kilometrelik fakat 1700 metre irtifaya tırmanılacak bir rotada koşuya başladık, 200-300 kişi. İlk başta dar patikalardan sert çıkış ve inişlerden geçildi. İlk 9 Kilometrede bunun gibi dört tepe inildi çıkıldı. Bir tanesi o kadar eğimli idi ki, burada sabitlenen bir halata tutunarak aşağı inilebiliyordu. Müşgüle denilen ilk köy durağına gelindiğinde önümüzde daha 40K olduğunu düşünerek fazla enerji ve su kaybetmemeye dikkat ettik, yanımdaki koşu arkadaşım Oben Hoca (Pamukkale Üniversitesi) ile birlikte. Daha sonrasında fundalıklardan geçildi ve 15K ‘da Süleymaniye durağında yine yiyecek ve içecek ikmali yaptık, biraz da dinlendik fırsattan istifade.

Her ne kadar ultra-maraton olarak anılan bu olayda hedef sadece bitirmek olduğu söylense de, herkesin gizli-açık bir hedefi vardı. Ben de daha önceki koşucu ve yorumculardan aldığım bilgilerden yaklaşık yedibuçuk-sekiz saat hedef koymuştum, bitirebilme hedefinin üstüne. Burada kritik nokta ise sabah 10:30 ‘da başlayan yarışın 9-10 saate uzaması halinde karanlığa kalınacak olması idi. Ancak benim hesaplarıma göre 18:00 öncesi bitişe geleceğimi beni burada karşılayacak olan eşime söylemiştim. İlk durak Müşgüle’den  yola çıkıldığında henüz taze ve güçlü idim. Ancak burada başlayan ve Süleymaniye’ye kadar süren 6-7 kilometredeki sürekli yokuşlar ve çıkılan yükseklikle birlikte, zamanın ilerlemesi ile birleşen havanın soğuması gözümüzü korkuttu.

Süleymaniye’ye geldiğimizde burada sergilenen yiyecek ve özellikle sıvılara adeta saldırdım. Neyse burada da fazla oyalanmadan Oben Hoca ile tekrar yola revan olduktan sonra 17-18 Km. kah iniş kah çıkış, kah açıklık, kah fundalık, çamurlu, çimli, yapraklarla kaplanmış zeminlerden kendimize göre tutturduğumuz bir tempo ile kah koşarak kah yürüyerek geçtik. Bu geçişlerde manzara, temiz hava, sakinlik, duruluk bizleri büyüledi, adeta yorgunluğumuzu unutturdu. Daha önce okuduğum yorumlardaki yarışı bitirenlerin yarışın bu aşamalarında: “bir daha burada koşmam demeleri fakat yarış  biter bitmez gelecek senenin hesaplarını yapmaları” şeklindeki duyumları yineleyecek bir etki yapmadı bende, her anını zevkle geçtim diyebilirim. 08695bdc-450a-45da-ae28-393fa9358d5aGerçi aralarda Oben Hoca’ya “yine mi yokuş” şeklindeki şikayetlerim sadece laf olsun şeklinde idi. Derbent, son durak yerinde hem yorgunluğun verdiği rehavet hem de buranın son istasyon olması, bunun üzerine de 15 Km. daha koşulacak olması nedeniyle biraz fazla yiyecek ve içeceklere dalmış iken, yine arkadaşımın çağrısı ile yola koyulduk. Nasıl her çıkışın bir inişi olması gerektiği gibi,bundan sonrası iniş olması gerekirken, arada yine mevzi yokuşlara çatmamız biraz sızlanmalar neden oluyordu.

Nihayet artık tamamen iniş kısmına erişmiştik, 38.ci kilometrede. Bundan sonrası sadece geriye sayımdan ibaretti. Tutturduğumuz tempo ile son 10 Km. düz yolda İznik’e girmenin zevki başka olmuştu. Son 400 metrede Oben Hoca bana öndeki iki kişiyi işaret ederek, “Hocam sen var git öndekileri geç” dedi.

son metreler...Arka planda Hatice(eşim) ve deparla geçtiğim gençler...
son metreler…Arka planda Hatice(eşim) ve deparla geçtiğim gençler…

Bunun üzerine son gücümle depara kalkarak öndekileri geçip bitişe geldiğimde, bir bekleyiş içinde olan eşim rahatladı. Çünkü bu yarışa yazıldığımdan beri aldığı duyumlar, mesafe, tırmanış hepsi onu endişelendirmiş ve sürekli beni bu olaydan caydırmaya çalışmıştı.

Artık üç yıl önce belirlediğim hedeflerin ötesine geçmiştim. Yaklaşık 300 kişi arasında 84 ncü,  “M55+ yaş grubu” kategorisinde yani 55 yaş-üstündeki gençler arasında dördüncü olarak, 7:20 gibi bir derece ile, bitirmiştim. Bilimsel açıdan bakıldığında: 2016 Yılı verilerine göre Türkiye demografisinde 55 yaş üzeri nüfus 13 milyon olarak belirtilmekte; ülkenin en bilinen ultrası olan İznik maratonunda bu grupta koşan sadece on iki kişiden biri olarak milyonda bir persente girebilmek, ayrıca istatistiki olarak anlam katmakta olaya.

Üç yıl öncesine kadar bir maraton koşabilmek hayal iken, daha da öte kategoride yer alan bir ultra-maraton bitirmiş olmanın zevki, bu olay içerisinde yaşananlar, görülenler ile birleşince para ile elde edilemeyecek şekilde bu hedefi daha da değerli kılmış, “Meglio tardi che mai” felsefesi bir kere daha gerçekleşmişti…
İznik, 22 Nisan 2017.

Not: Şimdi işin yoksa yeni hedefler ara 🙂

iznik
yükseltilere dikkat, çıkış-iniş sıklık ve eğimler

“Hedef Ötesi…” için 16 yorum

  1. Cengiz..Sevgili arkadaşım.Anladıgim şu ki ;Sen bu işi,yani kısaca KOŞMAYI seviyorsun.Koşmak,adı her ne olursa olsun,maraton,ultra maraton,…neye artık. Her şekilde koşarak kendine olan öz güvenini test ediyor ve sanırım tazeliyorsun.Sağlığının seviye ve kalitesini test ediyorsun bir ölçüde. Koşmak senin için amaç değil araç gibi sanki.İradeni,gücünü test ediyorsun.Kafana koyduklarını yapabiliyor olmanın göstergesi. Neyse ne…Helal olsun.Canı gönülden TEBRİKLER. Başarılarının devamını dilerim.

  2. Sayın hocam,

    Haritadan bile kat edilen yolun az buz olmadığı anlaşılmakta. Adı üstünde ultra. İniş, çıkış, dar patikalar, dere geçişleri, başlangıçtaki koşucu trafiği, az da olsa güneş, bulutlar, çiseleyen yağmur, zirve, çikolata, yavru keçi, köyler ve farklılıkları, sarı eskort köpek, gökyüzü, insanlar, kontrol noktalarındaki güler yüzlü gönüllüler, Kars kaşarı, saf rekabet, son 8-9 km’deki asfalt, zeytin ağaçları, booll misss oksijen daha sayamadıklarımla beraber bir gerçekten ultra koştuk. Bir sonraki koşu hedeflerinizde karşılaşmak dileklerimle.

  3. Sevgili Cengiz sen anlatınca ben heyecanlandım . Uzun koşulardan vaz geçmiştim. Gaza geldim galiba maratona yeniden yazılacağım ve önümüzdeki sene İznik ultra da ben de varım. Yeterli antrenman yapmış olsaydın çok rahat 3ncü olabilirdin.Tekrar tebrikler.

  4. Tebrikler Deniz Kıdemli Krosçu Yüksek mühendis Doktor Yarbayım. Bu havada bu yarışı ancak sen başarabilirdin.
    (Allah rahmet eylesin Türker Özenbaş hocamıza bize nasıl bir ruh aşılamış görün :-))
    Şaka bir yana NO COMMENT nazar değmesin. Başarılarının devamını diliyorum.
    Sevgiler

  5. Cengiz Bey tebrikler… Sizinle gurur duyuyoruz. Hem çok güzel koşmuş, başarılı olmuşsunuz hem de çok güzel yazmışsınız maratonun hikayesini…
    Yeni başarılara imza atacağınızdan eminiz.
    Hatice Hanım’ a selam ve sevgiler… Her başarılı maratoncunun arkasında onu destekleyen bir kadın vardır.
    Neşe -Necati Yenice

  6. Iron Nun (Madonna Buder) okumustum gecenlerde 48 yasinda kosuya baslamis 80lerini suruyor hala kosuyor. Wikipedia da adinizi gormek bana da nasip olur mu bilmem ama gorunen o ki adaysiniz. Tebrik ediyorum.

  7. Sevgili Cengiz Hocam dersimize ilk girdiğiniz zaman projeksiyon makinesini açmak için sıranın üzerine zıplamıştınız, size şaşkınlıkla bakmıştım aramızda 40 yaş olmasına rağmen benim yapamayacağım bir hareketti o zaman anlamıştım bizden daha genç olduğunuzu başarılarınızın devamını dilerim…

  8. Sayin Hocam
    Haritadan gördügüm kadariyla oldukça yorucu zor bir mesafeyi yılmadan pes etmeden tamamlamaniz gercekten mükemmel gerci sizi tanidikca yaptiklariniza yapacaklariniza sasirmadim sizi tanidiktan sonra kendime idol olarak benimsedim ama gercek bir sey var ki ben sizin kadar azimli olamam basarilarinizin devamini dilerim…

  9. Sevgili Cengiz Hocam , gerçekten siz bizim için büyük bir tecrübe ve aynı zamanda bir idolsünüz umarım bizde sizin yaşınıza geldiğimizde bukadar dinç ve derya deniz bilgilere sahip bireyler oluruz başarılarınızın devamını dilemekle birlikte bize oluşturduğunuz örnek kişilik için teşekkür ediyorum..

  10. Sevgili Cengiz Hocam, azminiz ve bununla esanli varolan alcak gonullulugunuz ve kararliliginiz maraton yarislarinda koydugunuz hayal otesi performansa yansiyor. Son fotodaki no pain no gain, carpe diem’i kendi icine hapsetmis survival of the fittesti yeniden yorumlatmis. Sevgiler

Bir yanıt yazın