Kendi sağlığınızla ilgilenmeniz hiç bugünkü kadar önemli ve hayati olmamıştı….
1984 yılında, koluma saplanan camı çıkarıp damarlarımı diken ve bir anlamda ölümden çekip alan operatör askeri doktora şükranlarımı sunarım.
- DİŞÇİ
22 Yaşımda, 1978, gemide görevli iken Gölcük Deniz Hastanesinde tıp alanında ilk olumsuz olayı yaşamak zorunda kaldım. Ağrıyan diş için gittiğimde hemen koltuğa oturtup dişimi çeken askeri diş hekimini hala nefretle anıyorum. 2 yıl sonra ABD Fort_Ord dişçiye gittiğimde insana verilen önemi, bir diş için ne kadar uğraşılabileceğini gördüm. Aradaki fark Alplerden daha yüce…
- BURUN
Biraz fazla eğilince burnu kanıyor, ama hemen geçiyor. Yaş 25. Bir kaç doktora gidiyorum, merhem vs. geçiştir. Emeklilik sonrası tekrar bir özel klinikte genç bir burun uzmanı kızımız damarı yakmayı öneriyor. Yakacak ama acemi. Burnumun her yerini yakıyor, ancak damarı yakamıyor. Şu anda bu kanama ile yaşıyorum ve yaptığım araştırmada bunun hatta iyi bir durum olduğunu ve bir emniyet supabı olabileceğini öğrenerek boşveriyorum.
- KURDEŞEN
Korkunç kaşınıyorum. Öğleden sonra çalışırken, toplantılarda sürekli elim ayaklarımda, ancak kaşıntı geçmiyor. Birçok doktordan sonra en son Ankara bir üniversite hastanesinde deri hastalıkları uzmanı professor unvanlı bir hanım fark ücret ödemek kaydıylabaktı, kurdeşen dedi, antihistamine, hergün yutulacak hap, krem, pudra, klasik reçete. Sonradan kurdeşen yazıp google baktım. Şu yiyecekler diye başlayan listenin üçüncü maddesi, süt yapabilir, BİNGO. Sağlıklı beslenme diye ögle yemeklerini atlıyor ve yarım kilo süt içiyorum. İçmedim, ne ilaca gerek ne de kaşıntı kaldı. Yoksa hala ilaç alıyor ve krem sürüyor arada da kaşınıyor olacaktım.
Doktor neden bana hiçbir şey sormadan ilaç yazdı? İlgisizlik, sevgisizlik, saygısızlık. Bilgisizlik demek haddim değil de.
- APANDİSİT PATLIYOR
40 yaşımda sağ kasıkta korkunç ağrı. Hastaneye zorla götürülüyorum, askeri bir hastane. Doktor bakıyor, yatak yok, apandisit olup olmadığından şüpheleniyor, kısaca ilgi yok. Tam bu sırada benden habersiz firmada çalışan gençlerden biri hastanede tanıdığına müdürüm gelmiş diyor, adımı veriyor. Torpilim yüksek rütbe, hemen özel odaya alınıyorum Hocalardan biri geliyor, acil ameliyat. Ameliyat sonrası yorum, nerede ise patlayacakmış!!!!
- TRİGLSERİT ÇOK YÜKSEK
2009, bir arkadaşla laf olsun diye kan testi yaptırıyorum, o zamanlar mantar gibi biten özel kliniklerden biri. Trigliserit yüksek. Doktor dahiliye mütehassısı bir yaşlı bey, emekli olduğundan özelde çalışıyor. Soruyorum neden yüksek olabilir diye. Çünkü arkadaşla her gün koşuyoruz, bahçede çalışıyoruz. Konuyu değiştiriyor. Emekliliği gelmiş bu saatten sonra kan testi rakamlar ne gerek. Geyik muhabbetine çeviriyor danışma isteğimi. Sağolsun Google var. Bakıyorum, dondurma. BİNGO, o sıralar çok dondurma yiyorum. Dondurmayı bırakıp normal trigliserit seviyesine dönüyor kan değerlerim.
- GÖZ MUAYENE
Gözümü bir kontrol ettireyim diye özel bir klinik, adı da göz hastanesi. Doktor ölçüyor, biçiyor, bir numara yazıyor. Fakat gözlük alma sürem SGK’da dolmamış. Biraz bekliyorum. Bu arada bir sebeple bir devlet hastanesinde tekrar muayene oluyorum. Çok farklı rakamlar görünce, vazgeçiyorum bu reçetelerle gözlük almaya. Numaralı gözlükler bulunan bir mağazada deneyerek kendi numaramı bulmaya çalışıyorum.
- BEL AĞRISI
Belim ağrıyor. Çankayada özel bir fizik tedavi kliniğine başvuruyorum. Klasik, MRI, disklerde yıpranma ve fizik tedavi. Üç hafta baştan savma bir fizik tedavi, yei işe başlayan gençler, hijyen ve etkinliği şüpheli bir kaç aleti sırtımda bırakarak tedavi ediyorlar. Tedavi sonrası doktor, kesinlikle koşma ve spor olmaz, sadece belirli hareketler veriyor.
Şimdi altıncı yarı maratonumu koştum. Kasımda full-maraton koşacağım. Belim gayet iyi.
- EFORLU EKG
Uzun mesafe koşu için EKG istenir, özellikle atletizm federasyonu kontolündeki koşularda. Ben de yaş nedeniyle olmuşken eforlu olsun diyorum. Kalp doktoru eforlu EKG artı kan testi yazıyor. Yarım saat eforludan sonra kan veriyorum. O da nesi her şey normal bu kez şeker yüksek. Doktor diyabetten şüpheleniyor, ailede de var diye. Ben o kadar koşuyorum nasıl şeker olur diye yine Google. Uzun araştırmalardan sonra bulduğum. Kan testi öncesi fiziki faaliyet, özellikle eforlu EKG sonrasında kan şekeri yükselir. Bunu kaç doktor bilir merak ediyorum.
Son bir yılda koşarken pek çok sakatlık ortaya çıktı. Tabi ki çok ciddi olmayan bu durumlardan google sayesinde kurtulmayı başardım. Bakalım nereye kadar.
memleketimizden manzaralar 🙂
Türkiye’de kim demiş enflasyon var diye kardeşim
HAYAT ÇOK ÇOK UCUZ vesselam
ellerine sağlık yardibi
bunca birikiminin ardından safety atması normal ama senin için yetersiz
sevgiler
sağ olun
helal olsun sana
təşəkkür..
Bel agrisini/fitigini spor yapanlar bilmez sanirdim…
Hasta olmamalı yazısındaki detay :
bahse konu bel ağrısı ve fizik tedaviler “Disiplinli ve sürekli KOŞU” dönemi öncesine ait anekdotlar.
Yazıda da belirttiğim gibi 2000 yıllarında başlayan bel tutulmaları sonrası 2005 yılında eşimin ısrarı sonucu aldığım fizik tedavi(!) komedisi sonrası, yine kendini fizik-tedavi doktoru zanneden ve beni tedavi ettiğini düşünen kişinin o yılda kesinlikle koşmamı önermemesi.
Fakat Aydın Oğuz teşviki ile 60 yaşımda başladığım koşu olayı ve sonrasında çok daha genç (40-50) yaşlardaki sorunların ortadan kalkması ve Allah’a şükür bir daha bel tutulması-ağrısı ile bir daha karşılaşmamam (menfi), olayın ana fikri…