GEÇ OLMASI DAHA DA İYİ

Meglio Tardi che Mai, geç olması hiç olmamasından iyidir” sözü, felsefesi bu platformda işlenmektedir. Bu konuda geç kalmış olsak bile spora, koşmaya başlamakla genç iken başlamış olmak kadar olmasa da en azından hiç spor yapmamış olmaktan daha iyi olacağı ortaya konulmakta, en güncel ve saygın literatür araştırmalarına dayanılarak.

Ancak son okuduğum bir makalede karşılaştığım “Gene Dykes” örneği bana hiçbir sözün, atalar da söylemiş olsa, tüm nesiller boyu sürekli geçerli olamayacağını işaret etti; hele ki ortam ve şartların bu kadar hızlı değiştiği, insanların, sağlık konularının, teknoloji ve çevrenin bu kadar hızla geliştiği ya da gerilediği bir dönemde.

Gene Dykes, 72 yaşında (1948 doğumlu) bir koşucu. 2018 yılında koştuğu Jacksonville Maratonunda 2:54:23 derecesi ile 70-74  yaş grubu rekorunu kırmış bir atlet. Kısa mesafe yarışlarından maraton ve ultramaratonlara kadar pek çok koşuya katılmış.  Yani bu yaş grubunda Gene’in eline pardon ayağına su dökecek kimse yok henüz dünyada.

Bu kadar özellik yanında onun ilgi çeken en önemli yanı eski bir milli ya da en azından sıradan bir atlet olmaması. Ciddi bir şekilde koşuya başladığı yaş 58 ve bu dönemde koştuğu ilk maraton derecesi 3:43, Türkiye için bile pek parlak bir derece değil bu yaş için. Gene bir koşucu başarısında üç etken olduğuna inanıyor, ikisi teknik, bir koç ile çalışması ve ultramaratonlar koşmuş olması. Fakat kendince en başta gördüğü faktör 58 yaşına kadar koşulara başlamamış olması. Gene başarısındaki en büyük katkının gençliğinde elit bir atlet olmaması. “Gençliğinde elit bir atlet olmak ileri yaşlarda elit bir atlet olmayacağının en isabetli emaresidir” diyor. Eski atletlerin çoğu yaşlandıkça vücutları yıpratır, sakatlar ve rekabet ateşini kaybeder.

Bizde tamamen yanlış bilinen “koşmayın yürüyün” tavsiyesi özellikle de çok eskilerde kalmış haftalık 150 dakika “jogging” ile sağlığa ulaşılacağı ve kilo kaybedileceği miti çoktan geçerliliğini yitirmiştir. Bu konuda “Sağlığa Koşu” kitabımda ve “www.cengizyardibi.com” web sitesinde yayınladığım son dönem araştırma sonuçları da tam olarak aynı olmasa bile benzerlikler göstermekte Gene inandığı gibi.

Gerçekten insan genç iken zaten sürekli faaliyet halinde bulunduğundan ve genetik olarak da gerek kas yapısı gerek diğer organları iyi ve hızlı çalıştığından spor ve koşuya yaşlılıktaki kadar ihtiyacı olmayabilir. Yaşlandıkça ortaya çıkmaya başlayan artiritist, kilo, obezite, şeker, tansiyon, erkeklerde prostat ve özellikle de kas erimesi ve mental gerilemeler karşı koyabilmek, hatta daha da iyileştirebilmek için özellikle koşmak, sıkı ve uzun koşmak önerilmekte son araştırmalarda.

Dünya Sağlık Örgütü 25 Kasım 2020 yeni önermesinde bunu açıkça ortaya koymuştur. “New WHO Guidelines on physical activity and sedentary behaviour, launched today, emphasize that everyone, of all ages and abilities, can be physically active and that every type of movement counts.The new guidelines recommend at least 150 to 300 minutes of moderate to vigorous aerobic activity per week for all adults, including people living with chronic conditions or disability, and an average of 60 minutes per day for children and adolescents.” Paragrafın kısaca tercümesi WHO fiziksel aktivite ve sedanter yaşam konusunda bugün yayınladığı yeni önermesinde tüm yaş ve fiziksel kapasitedeki insanların her tür hareketin yararlı olacağı fiziksel aktiviteler tavsiye edilmekte.  Haftada en az 150-300 dakika orta ve ekstrem derecede olmak üzere aerobik hareket etmelerini söylüyor.

Aerobik aktivite deyince, günümüz Covid19 şartlarında, en uygun olanı açık havada, her mevsimde  ve bireysel olarak, sosyal mesafeli, yapılabilecek, emniyetli ve yasaklardan uzak aktiviteler kalıyor elemeler sonrasında.

Bu tanıma uyan tek spor faaliyeti olarak da “KOŞU-KOŞMAK” ileri çıkmakta…

2020 yılının Covid19 nedeni ile pek hayırla anılacak bir yıl olmaması dillendiriliyor, her ortamda. Ancak her hayırda bir şer vardır deyimi ışığında düşününce bu vesile ile belki de insanlar önceliklerini yeniden belirleme, sağlığın her şeyin başı olduğunu bir kez daha idrak etme olanağına kavuşmuş olabilirler, tabi ders çıkaranlar.

Diğer taraftan özellikle yine Covid19 döneminde iyice belirginleşen “yaşlı” tanımında yer alan, yani 65 yaş üzeri insanlar için, Gene Dykes yeni bir motivasyon, taze bir başlangıç, iyi bir örnek olabilir.

Kısaca ve de maalesef özellikle de yetkili otoriteler, yararsız tv programları ile yaşlı-genç herkesin beynine kazınmış ve biraz da işlerine gelecek şekilde koşmaktan kaçınıp salınırcasına yürümenin daha iyi olduğu söyleminin, bu tip dünya çapında nadir olarak ortaya çıkan değerler tarafından, örnek olacak şekilde tersine kanıtlandığı olgular, özellikle yaşlı olarak adlandırılan kesimler için sadece ilaca bağlı ve hareketsiz kalmaktan ve başına gelecekleri beklemekten daha faydalı olaylardır, diye düşünüyorum.

“Geç olması hiç olmamasından iyidir” atasözünü dünya literatürüne düzeltme olarak “Geç olması daha da iyidir-Better Late-Meglio Tardi” şekline dönüştürülmesini öneriyorum. Kabul edenler…

Eskişehir, 24 Aralık 2020