Obezite ve Koşu

Sağlıkla ilgili yazılarda en son   teknolojik, biyolojik ve genetik gelişmeleri de kapsamak amacı ile en son yayınlanan araştırma raporları ve ilgili dergilerde yer alan makaleleri inceliyorum ve bu konuda bir çelişki varsa en son 2018 yılına ait bilgileri kullanıyorum.

Etimolojik olarak obezite-obesity (n.) Latince obesitas “şişmanlık, irilik” , “obedere, ne varsa silip süpürme, aşırı yemek yeme fiili geçmiş zamanı olarak 16 YY’dan itibaren kullanılan kelime. Demek ki daha önceleri insanlar fazla yemek bulamadığından belki de Fransa’nın saraylarında tıka basa yeme modası sonrası ortaya çıkmış. Bizim çocukluğumuzda, 1960’lar, her şey bu kadar bol değildi, Dünya savaşlardan çıkmış, insanlar bir kaşık çorba ile mutlu olabiliyordu, “junk-food”, hazır yemekler, insanın kimyasını ve anatomik yapısını bozmadan başka işe yaramayan yiyecekler bulunamıyordu, dolayısı ile obez kelimesi pek bilinmiyordu.

Obezite konusu ise değişmeden yıllarca aynı rakamlarla sınırlanmakta: Vücut kitle endeksi (BMI1)  30 kg/m2 üzerinde olma durumu. Tanımı ise vücutta fazla yağ birikmesi ve bu yağların sağlık üzerinde olumsuz etkide bulunması.  Bu konuda başka formüllerde bulunmasına rağmen BMI en yaygın, basit ve en çok  kabul göreni. Dünya genelinde obezite oranı sür’atle artmakta ve yaş sınırı gittikçe düşmekte, 2018 yılı obezite raporlarına göre. 1 BMI Kişinin kilosunun iki kez metre cinsinden boy ölçüsüne bölünmesi ile elde edilen bir rakam. Örnek 1.73 boyu olan bir vatandaş 90 kilo üzerine çıkarsa BMI’si de 30, obezite sınırı, üzerinde oluyor.

Fazla kilolar ve biriken yağlar vücudun çeşitli sistemlerini etkileyerek organların zarar görmesine, hatta kayıplarına sebep olacak bazı rahatsızlıklara yol açmaktadır. Kas-iskelet, endokrin, lenf, dolaşım, solunum, sindirim, sinir, deri, boşaltım, üreme sistemleri bunların başında gelmektedir. Bu sistemlerdeki bozulmalar  kalp, tansiyon, kolesterol, şeker, uyku apnesi, felç, solunum bozuklukları, çeşitli kanserler, karaciğer hastalıkları, sosyal ve psikolojik hastalıklara  yol açmaktadır. Eklem ağrılarının başlıca sebeplerinden biri de fazla kilolardır. Vücut ağırlığına eklenecek her fazla kilo diz mekanizmasına 4-5 kilo fazladan yükleme yapar (boya bağlı yük=kuvvetxkuvvet kolu); bu da ileride osteoarthiritis olarak dizlerde şiddetli sancı ve iltihaplanmalara neden olur.

BMI ve spor yapma durumuna göre dört kategoride insanları değerlendirirsek, bunların yaşam süresi ve yaşam kalitesi açısından sıralaması iyiden kötüye doğru aşağıdaki şekilde olmakta:
1. BMI<25 ve spor yapan koşanlar grubu
2. BMI>30 olmasına rağmen spor yapanlar
3. BMI<25 fakat sedanter yani hareketsiz grup, sadece oturup TV ve oyun grubu
4. BMI> 30 sedanter, hareketsiz grup.

Bu tablonun yorumu öncelikle spor-egzersiz-koşu sonra BMI. Bunların ikisinin endekslerinin toplamı sağlık notu olarak kişinin kendini değerlendirmesine katkıda bulunacaktır. Araştırmalardan çıkan sonuçlara göre obez sınıfında olup da spor yapan bir kişinin yaşam süresi ortalaması ideal BMI’ye sahip fakat sedanter bir kişiye göre daha uzun olduğudur. Ancak buradaki püf noktası obez sınıfında olanların çok daha az oranda spor yapma istek ve durumudur. Bir diğer önemli konu sigara içen ve bu şekilde BMI’si düşük olan kişinin yaşam süresi BMI yüksek olsa da sigara içmeyenlere göre daha düşük olması.

Obezite koşu ile tedavi edilebilir mi?
FIT TO FAT TO FIT” bir TV ve internet programı.  “Tok açın halinden anlamaz” diye bir söz vardır. İşte bu sözü tersine çevirmek isteyen fitnes eğitmeni Drew Manning epey fit olan kendisi ile çalışmalara katılan obez kişiler arasında bir diyalog eksikliği hisseder. Çalışmalara katılan obez ve fit olmayan öğrenciler diyelim, Drew’a sen bizim neler çektiğimizi bilemezsin gibi laflar edince, Drew bir 30 kilo alayım da görün der ve sonrasında hep beraber bu 30 kiloyu tekrar verme uğraşına girerler. O zaman görür ki “Kazın ayağı öyle değil”.  Hayatta yaptığı, yapacağı en zor iş olduğunu anlar, fakat bu girişim onun yaşamını değiştirmiş, hala pek revaçta olan bir şov programı ortaya çıkmış: Bu programda 10 kadar fit spor eğitmeni önce sağlıksız beslenme ve sedanter bir yaşam şekline geçerek, vücut kaslarını göbek kası haline getirmek sureti ile obez hale gelirler, bilerek ve isteyerek, tabi muhtemelen para karşılığı.

Ülke çapındaki bu elit atletler, spor eğitmenleri kiloları alırken sağlıklı vücutları ve psikolojilerindeki  değişimleri de izlerler ve bunu filme aldırırlar.  Dört ay sonra kendi eğitecekleri obezlerle aynı seviyeye yani BMI 30 üzerine geldikten sonra, tekrar fit olabilmek için hep beraber bu kez alınan kiloları vermek için dört aylık egzersize katılırlar. Bu şekilde “tok açın halinden anlamaz” sözünün tersi olarak “Aç tokun halinden anlamaz” itirazlarını kırarak normal obez vatandaşları fit hale getirirler ve bu devam ediyor hala. (Konuşması kolay, sen şişman olsan görürdün diyen arkadaşlar bu programı mutlaka izlemeli!)

Prof. Dr. Gül Baltacı “Obezite ve Egzersiz” yazısı bu konuda nadir Türkçe yayınlanan faydalı bilgi ve önerilerle doludur. Obezite tedavisindeki Diyet Tedavisi, Davranışçı Tedavi, Kombine Tedavi , İlaç Tedavisi , Cerrahi Tedavi, seçeneklerin yer aldığı önerilerde en iyi sonuç veren uygulamanın Egzersiz Tedavisi olduğu belirtilmektedir. Herhangi bir aktivite bile hiçbir şey yapmamaktan iyidir. Bu herhangi bir aktivite içinde en basit, uygulanabilir, en az malzeme gerektiren ve etkili olanı ise koşmadır.

“Kilo vermek için mi yoksa obezitemi tedavi etmek ve sağlıklı olmak mı amacım?”
Bu soruya verilecek samimi cevap başarının anahtarı durumunda olacaktır. Kilo vermenin bir çok yolu var, diyet, liposuction, mideye kelepçe taktırılarak da kilo verenler var, bunların ne kadar riskli ve etkili olduğu konusunda pek çok araştırma ve haber ortalarda. Bunların çoğunda verilen kilolar faizi ile geri alınmakta genelde. Ancak amaç sağlıklı olmak ise bu konuda uzun vadeli, kararlı ve bilimsel planlar programlar gerekli olacaktır.

Bu noktada vurgulamak istediğim diğer bir konu obezite tedavisi ya da Fat-to-Fit ile elde edilebilecek fayda sadece terazi üzerinde düşük rakamlar görmekten çok öte. Bu tedavi ile kalp, şeker, tansiyon, kolesterol, eklem hastalıkları ve ağrıları,  fıtık, nefes darlığı, prostat (erkekler için), psikolojik sorunlar, daha tıp literatüründe gelmiş-geçmiş-gelecek tüm hastalıklardan korunma ve varsa kurtulma şansı yakalanmış olur.

EpiGenetik açıdan
Artık giderek şişmanlayan nesil içinde kendi çocuklarınızın, torunlarınızın fotoğraflara bakarak “dedemiz, babamız böyle olmasaydı, biz de arkadaşım Alp gibi fit olurduk” serzenişleri ile kulaklarınız çınlamayacaktır, burada ya da öbür tarafta.

Ankara, 26 Nisan 2108

 

 

 

Bir yanıt yazın